Cuma, Ekim 15, 2004

Türkçem Benim Ses Bayrağım

Unutmuşum ana demesini bile,
Öykünmüşüm türküsünü ellerin.
Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni.
Türkçem, benim ses bayrağım.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Ne güzel söylemiş değil mi şair Dağlarca? “Türkçem, benim ses bayrağım.” İnsanın konuştuğu anadiliyle ilgili söylenebilecek daha güzel bir söz sanki bulunamazmış gibi geliyor. Nasıl ki şanlı bayrağımız vatanımız dediğimiz bu topraklar üzerindeki bağımsızlığımızın sembolü ise, Türkçemiz de, insanın ikinci doğası olarak da tanımlanan kültürel alandaki bağımsızlığımızın sembolüdür.

Bakın Atatürk Türkçe ile ilgili neler diyor:

"Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ, çok kuvvelidir. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duyguların gelişmesinde başlıca etkendir. Ülkesini, bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı boyunduruğundan kurtarmalıdır."

"Ulusalcılığın çok belli niteliklerinden biri dildir. Türk ulusundanım diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz ..."

"Türk milletinin milli dili ve milli benliği, bütün hayatına hakim ve esas kalacaktır..."
Sanılanın aksine Türkçe, kökü M.Ö. 8. yüzyıla kadar giden çok eski ve güçlü bir dildir. Atatürk’ün geliştirdiği Güneş Dil Teorisi de sanıldığı gibi dayanaksız ve sadece Türk milletinin diliyle övünmesini sağlamak için ortaya atılmış bir teori değildir. Dilimizin dünya dilleri içindeki değerini bilirsek, onu kullanırken gelişigüzellikten daha rahat kurtuluruz. Yeri geldikçe bu konuda edindiğim bilgileri sizinle paylaşmaya çalışacağım.

“Şimdi nereden çıktı Türkçe ile ilgili bu yazı” diyenlerinizi duyar gibiyim. “Hepimiz zaten Türkçe konuşmuyor muyuz?”, diye soruyorsunuz, değil mi? Evet, bir dil konuşuyoruz ama buna Türkçe demek çok da kolay değil. Örneğin, formları, faturaları klase ediyoruz; süspanları kapatmaya çalışıyoruz; dosyaları save ediyoruz; fax formu kullanıyoruz…Daha sayalım mı? Farkında olmadan her gün Türkçe konuştuğumuzu sanırken o kadar yabancı sözcük kullanıyoruz ki, aklımız şaşar; hem de bu sözcüklerin çoğunun Türkçe’de karşılıkları varken. Örneğin, İngilizce’deki clasify sözcüğünden klase etmek yerine aynı anlama gelen sınıflandırmak, türlerine göre ayırmak kullanılabilir. Yine İngilizce’de suspension sözcüğünden türetilmiş süspan yerine de aynı anlama gelen ortada kalan diyebiliriz. “Save ettin mi?” diye soracağımıza “Kaydettin mi?” diye soramaz mıyız?

Eğer bir sözcüğün Türkçe karşılığını bilmiyorsak, en azından onun yabancı dildeki yazılışını öğrenebilir ve o dilden Türkçe’ye olan sözlüklerde arayabiliriz. Bunun için güzel web siteleri var.
http://www.zargan.com/ hem İngilizce’den Türkçe’ye, hem de Türkçe’den İngilizce’ye sözcüklerin karşılıklarını ararken kullanabileceğiniz bir site. http://www.seslisozluk.com/ da keza öyle. Aslında dilimizi öğrenmek açısından http://www.tdk.gov.tr/ sitesini en önce önermek gerekiyor. Bu sitede her zaman başvurabileceğiniz bir sözlük var. http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozara.htm . Yine bu siteden alabileceğiniz bir hizmet de her gün e-posta adresinize dilimize girmiş yabancı sözcüklere karşılık önerilen Türkçe sözcüklerin gönderilmesi. http://www.dilimiz.gen.tr/ adresini de ziyaret ederseniz orada da TDK’nın sitesinden yenisi hazırlandığı için geçici olarak kaldırılan Türkçe Yazım (İmlâ) Kılavuzu’nu bulabilirsiniz. (Yeni Türkçe İmla Kılavuzu TDK'nın sitesinde yayımlanmaya başladı)

Bir dahaki yazımıza kadar hoşça kalın, Türkçe ile kalın…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

BENCE HEPSİNİ YAZSALARDI DAHA GÜZEL OLURDU.