Cuma, Aralık 30, 2005

Yeni Yılınız Kutlu Olsun...


Değerli Dostlarım,

2005 bitiyor, 2006’ya giriyoruz. Dünya için girilen yeni yılın pek de özel bir tarafı yok.
O, bundan önce aşağı yukarı 4,550,000,000 kere yeni yıla girdi. Bugünkü insan 150,000 yıl önce dünya üzerinde göründüğüne göre, 4,549,850,000 yıl (yani yaşamının %99,997’sinde) güneş etrafında insansız dönüp duran bir dünyamız var. Dünyanın yaşını 24 saat varsayarsak, insanımsılar son iki dakikada ortaya çıktılar, bugünkü insansa son üç saniyeden biraz önce.

Yaşlı gezegenimiz bizle ya da bizsiz milyarlarca kere yeni yıla girdi ve bizle ya da bizsiz milyarlarca yeni yıla daha girecek. Evren için de dünyanın girdiği yeni yılın pek özel bir tarafı yok. Tahminen 10.000.000.000.000.000 gezegen, yıldızlarının etrafında dönüşlerini tamamlayıp, bir sonraki dönüşlerine geçip duruyor. Dünyamız bunlardan sadece bir tanesi...

Peki bu kadar sıradan bir olayı, bu kadar özel kılan nedir?

Herhalde insanın, kendini yenileyen doğa gibi yenilenmek, yeniden doğmak, belki de ölümsüzlüğü yakalamak isteyişidir. Babil’de M.Ö. 2000’li yıllarda kutlanmaya başlanan yeni yıl, her kış ölüm uykusuna dalan ve baharda yeniden doğan doğaya sunulan bir övgüydü.

Biraz da geçmişten ders alıp, geleceğe umutla bakma isteği olsa gerek bu kutlamalarda. Tarih bilinci olan tek canlı insan olduğuna göre bu da normal.

Ama aslolan, evrendeki biricik evimiz dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü idrakle, bizim de evrenin bir parçası olduğumuzu kavramamız. Peki, eğer evrenin bir parçasıysak, hangi parçasıyız.

Şeyh Galip diyor ki:

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Yani; “Kendine bir hoşça bak; alemin özüsün sen
Varlıkların gözbebeği olan insansın sen

Galaksimizin ortasında, bizden 26,000 ışık yılı uzakta, güneşin 2,000,000 katı kütlede, her şeyi yutan bir kara delik (Sgr A*) var; aynı gözümüzün ortasındaki tüm ışınları yutan gözbebeğimiz gibi...

Hepimiz, kendimizi bilme yolculuğuna çıkmış evrenin gözbebekleriyiz ve dilerim bu yıl çıktığımız bu yolculukta her zamankinden daha çok yol alırız.

Sevgilerimle,

Nurettin Selsil