Salı, Mayıs 17, 2005

İmparatorun Yürüyüşü - Luc Jacquet


Her kış, yalnızca Antarktika’nın acımasız buz çöllerinde, dünyanın en zor iklim şartlarına sahip bu bölgesinin en derinlerinde, gerçekten olağanüstü bir yolculuk gerçekleşiyor; bin yıllardır olduğu gibi... Binlerce imparator penguen türlerinin devamını sağlayabilmek için okyanusun mavi güvenliğini terk edip, kıtanın en içlerindeki bir bölgeye, üreme alanlarına doğru yolculuğa başlıyorlar. Burası o kadar soğuk, o kadar rüzgardan korunaksız ve o kadar uç noktalarda bir yer ki, başka bir yaşam formunu desteklemiyor; işte bunun için de güvenle yumurtlayabilecekleri tek yer; tabi dayanabilirlerse…

Penguenler, o küçük adımlarıyla, kimi zaman göz gözü görmez tipi altında, saatte 250 km hızla esen rüzgara karşı, tek sıra halinde 200 km’lik bir mesafeyi katetmek için günlerce yürüyorlar. Romantik randeevuları için üreme alanına vardıklarında yıl boyunca sadık kalacakları eşlerini seçiyorlar ve çok özel bir danstan sonra çiftleşiyorlar. Haftalar geçiyor ve dişiler yumurtluyor. Bu zamana kadar hiçbir şey yemeden bekleyen anneler, yumurtalarını eşlerine devredip 200 km’lik yolu devirip, kar leoparlarından kurtulabilirlerse, balıklarla dolu okyanusa geri dönüyorlar. Babalar bu arada -40 0C soğukta ayaklarının üzerinden indirmedikleri değerli yumurtalara bakmak ve kutup kışının korkunç rüzgarlarına karşı korumakla yükümlüler; çünkü yumurtalar buza değerse birkaç saniye içinde donuyor ve yavrular daha doğmadan ölüyor.

Erkeklerin 4 ay boyunca hiçbir şey yemeden bekledikleri bu dönem sonunda yumurtalar çatlıyor. Kursaklarında kalan son yiyecekleri yavrularına yediren erkekler eşlerinin dönmesini beklemeye başlıyorlar. Eğer dişiler, yavrular doğduktan sonra 48 saat içinde dönmezlerse, yavrular ölüyor, çünkü babaların onları besleyecek gücü kalmıyor. Eşler bir araya gelince roller değişiliyor ve bu sefer açlıktan ölmek üzere olan babalar en zor yolculuğa çıkıyorlar; çünkü yürüyecek dermanları yok… Bu arada yavrular dev fırtına kuşlarının gazabına uğrayabiliyorlar da…Havalar ısınıp, buzlar erimeye ve kırılmaya başlayınca yolculuk tekrar ediyor, ta ki yavrular Atlantik’e varıp kendilerini mavi sulara bırakıncaya kadar.

Luc Jacquet, bu inanılmaz macerayı tam takım bir film ekibiyle 13 ay boyunca Antarktika’da kalarak kameraya çekmiş. Bu süre zarfında Fransız Bilim Merkezi’nde kalan ekip, dünya üzerinde buluna 40 kadar imparator penguen kolonisinden yalnızca birine odaklanmış. Penguenlerin deniz altındaki çekimleri profesyonel dalgıçlar tarafından yapılmış. Filmin harika müzikleri ise Emilie Simon tarafından gerçekleştirilmiş.Belgesel sevin veya sevmeyin, ama bu filmi izleyin, derim. İnsanoğlunun alacağı çok ders var…

Hiç yorum yok: