Çarşamba, Mart 27, 2024

Ekonomik Gidişatın Mahalli Göstergeleri

Geçenlerde değerli yazar dostum Başar Başarır’ın dikkatimi çekmesiyle enteresan bir ekonomik gösterge ile tanıştım: Erkek İç Çamaşırı Endeksi. Ekonomik gidişat stabilken sabit bir satış grafiği izleyen erkek iç çamaşırı satışları, ekonominin kötüye gidişi ile düşen bir eğilim sergiliyormuş. Hiç aklıma gelmezdi ama mantıklı.

Ufak bir araştırma ile batıda takip edilen başka ilginç ekonomik göstergelere de rastladım. İşte bunlardan birkaçı:

  • Sahipsiz Ölü Endeksi: Ekonominin kötüye gittiği dönemlerde cenaze masraflarının yüksekliğinden ötürü sahipsiz ölülerin sayısı artıyormuş. Neyse ki bizde belediyeler ölülerimize sahip çıkıyor. Cenaze yakınları için otobüs kaldırılıyor mesela. Ha bir de hayattayken Mercedes’e binmemiş insanlar hiç olmazsa öldükten sonra biniyorlar.
  • Bebek Pişik Kremi Satışı Endeksi: Ebeveynler, ekonomi baş aşağı giderken bebeklerin altını daha az değiştirdiklerinden pişik kremlerinin satışı artıyormuş. Tabii bu arada bebek bezi satışları da düşüyormuş.
  • Estetik Cerrahi Endeksi: Çalışanlar, zor günlerde daha öncelikli ihtiyaçlarını karşılamak için estetik cerrahiye para harcamak istemiyormuş. Eee, bu gayet normal. Aynı zamanda ameliyat için alacakları iznin de patronun gözüne batmasından korkuyorlarmış. Oooo Ayşe Hanım, burnunuzu yaptırmışsınız. Demek ki size verdiğimiz maaş gayet iyiymiş. Üstelik bu zor zamanda bunun için bir hafta da işe gelmediniz. Kutlarım!
  • Yüksek Topuk Endeksi: Kadınlar, gidişatın ters yönde olduğu zamanlarda bir fantezi ve kaçış aracı olarak yüksek topuklara yöneliyormuş. Açıkçası bu korelasyonu hiç fark etmemiştim.
  • Ruj Endeksi: Kadınlar altıncı duyularıyla ekonominin nasıl gittiğini erkeklerden daha iyi hissediyorlar herhalde. Zor zamanlarda pahalı çantalar, ayakkabılar alacaklarına daha hesaplı gördükleri ruja rağbet ediyorlarmış. Rahmetli babam eski bir bankacıydı. Hesap eksiye düştüğünde meblağı kırmızı kalemle yazarlar ve buna Ruj Bakiye derlermiş. Demek ki eksiye düşmenin kırmızı renkle o zamandan beri bir bağlantısı var.
  • Aspirin ve Baş Ağrısı İlaçları Endeksi: Ekonomideki daralma ile birlikte insanların baş ağrıları ile mücadeleleri de artıyormuş dolayısı ile baş ağrısına karşı kullanılan ilaçların satışı da…

Bunlar bilim adamlarının fark ettiği çok sayıdaki ilginç göstergeden sadece birkaçı. Benim bugün bahsetmek istediklerimse mahallenizde, yakın çevrenizde ölçebileceğiniz diğer göstergeler. İşte bunlardan bir demet:

  • Ayakkabı Tamircisi Memnuniyet Endeksi (ATME): Mahallenizde arada bir ziyaret ettiğiniz bir ayakkabı tamirciniz varsa, ona işlerin nasıl gittiğini sorun. “Allah bin bereket versin” diyorsa ekonominin kötüye gittiğine kanaat getirebilirsiniz. İnsanlar yeni ayakkabı almak yerine eskileri tamir ettirdiklerinde Ayakkabı Tamircisi Memnuniyet Endeksi yükselir.
  • Trafikte Rastlanan Hasarlı Araç Oranı (TRHAO): Sokağınızda, apartmanınızın garajında park etmiş ya da trafikte rastladığınız az hasarlı araçların sayısı artıyorsa bu da size bir gösterge olsun. İnsanlar araçlarını tamir ettirmektense o yamulmuş kaportayla dolaşıyorlar demektir ve ekonomik görünüm iyiye gitmiyordur.
  • Mahalle Pazarı İkinci El Eşya Satışı Endeksi (MP2EESE): Mahalle pazarına çıkıyorsanız şunu gözlemleyin: İkinci el giyim kuşam satan tezgahların sayısı bir artış gösteriyor mu? Daha önce aynı yerde tişört ya da eşofman satan adam gitmiş yerine ikinci el bluz, ayakkabı satan orta yaş üstü bir hanımefendi gelmiş mi?
  • Ürün Küçülme Endeksi (ÜKE): Marketten, esnaftan aldığınız ürünler düzenli olarak boyca küçülüyor ya da gramaj olarak azalıyorsa durum iyiye gitmiyordur. Tamam, bu ekmeğin fiyatı değişmemiş ama bunlar daha büyük değiller miydi ya da bu bisküvinin ambalajı aynı ama içinde adet olarak daha fazla yok muydu, demeye başlıyorsanız yandı gülüm keten helva.
  • Market Rafı Seyir Süresi (MRSS): Markette raflara göz gezdirirken fiyatları gördüğünüzde apışıp, milletin dikkatini çekecek kadar uzun bir süre donup kalıyorsanız bu da başka bir göstergedir. Uzmanlar bu apışıp kalma sırasında ağızdan hırrr, gırrr, yuuuh falan gibi seslerin de çıktığını ifade ediyorlar.
  • Market Kasası Allah Allah Endeksi (MKAAE): Markette ödeme yaptıktan sonra fişi kontrol ederken içinizden hatta bazen dışınızdan da “Allah Allah, Allah Allah! Ben ne aldım da bu kadar tuttu?” diye söylenmeye başlıyorsanız, bunu da ekonomik anlamda kötüye gidişin bir emaresi olarak bir kenara yazın.
  • Çöpe Atılan Eşyanın Konteynerde Kalma Süresi (ÇAEKKS): Üzülerek söylüyorum ki çöpe atılan eski bir eşya artık maalesef uzun süre konteynerde kalmıyor. Yarım saate kalmadan birileri tarafından sahipleniliyor. Bu süre eskiden çok daha uzundu.
  • Mahallede Açılıp Kapanan Dükkan Endeksi (MAKDE): Mahallenizde dükkanlar akşam sefaları gibi bir açılıp bir kapanıyorsa iyiye delalet değildir. Bana sorsalar o köşede ne satılırsa başarılı olacağını söyleyebileceğim zamanlar da artık eskide kaldı.
  • Toplu Taşımada Asık Yüz Endeksi (TTAYE): Bindiğiniz trende, otobüste, vapurda insanların yüzlerine bakın. Komedi videoları izliyor olsalar da gülümseyemeyen kişi sayısı artıyorsa “amman” diyeyim. Zil takıp oynamaya az kalmıştır, vesselam. Hiç de yeri değilken birine kızıp sesini yükselten insan sayısındaki artış da Asık Yüz Endeksi ile birlikte değerlendirilebilir.
Gördüğünüz gibi, ekonomik terimlerden, göstergelerden anlamasanız bile sağduyunuzu ve gözlem yeteneğinizi kullanarak gidişatın ne yönde olduğunu kestirmek hiç de zor değil. Eminim benim unuttuğum ya da farkına varmadığım başka nice göstergeler vardır. Onları da yorumlara siz eklerseniz sevinirim.

Pazartesi, Mart 18, 2024

Bir Pazar Yazısı


Semt pazarları bir çoğumuzun çocukluğunda kalmış olabilir, hele yurtdışında yaşamayı seçmişseniz pazar alışverişi ile aranıza yıllar ve yollar birlikte girmiştir. Marketlerden haftalık alışverişimizi yapmaya başladığımızdan beri pazar kültüründen ister istemez uzaklaştık, tabii bizim gibi pazar kurulan sokaklardan birinde oturanlar bundan muaf. Aklınıza gelmeyecek ayrıntıları var pazarın içinde oturmanın.

Mesela arabanıza bir akşam önceden bir yer bulmalısınız. Aksi halde sabahın köründe “Abi, abla arabanı çek!” şeklinde pazarcılarla muhatap olabilirsiniz, o da cep telefonunuzu yazıp cama içten yerleştirmişseniz. Arabanızı garajınıza koyarsanız, önüne erkenden kurulan tezgah yüzünden işe taksiyle gitmek zorunda kalırsınız; ona göre. Bir keresinde tatile çıkarken arabayı sokakta unutup gittik. Otelde sabahın 5:30’unda telefon sesi ile uyandık. Pazarcının biri arabamızı çekmemizi istiyordu. Sonra ne mi oldu? Gelemeyeceğimizi, İstanbul dışında olduğumuzu söyleyince o zaman çekici çağıracağız, dediler. Tamam, dedik ve parasını da ödeyeceğimizi söyledik. Ne de olsa hatalı bizdik. Şimdi sıkı durun. Çekici çağırdık dediler. Ben de parayı hemen hesaplarına gönderdim. Meğerse çekici falan çağırmamışlar. Diğer pazarcılardan da yardım alarak arabayı kaldırıma çıkartmışlar ve tezgahlarını kurmuşlar. Neyse ki oradaki pazarcıları tanıyabileceğimizi ve işin aslını öğrenebileceğimizi düşündüklerinden yaptıklarını itiraf ettiler ve geç de olsa paramızı geri alabildik.

Pazarın kurulduğu günün akşamı da arabanızı garajınıza ya da sokakta her zaman park ettiğiniz yere koyamazsınız, tabii eve normal bir saatte dönüyorsanız. Park yeriniz eve dönüş saatinize göre sizden uzaklaşan çevredeki sokaklardan biridir. Gece ancak saat 11:00 – 11:30 civarı pazarın çöpleri belediye tarafından temizlenip, sokaklar basınçlı su ile yıkandıktan sonra arabanızı gidip alabilir ve istediğiniz yere park edebilirsiniz. Eğer sokak yıkanmadan arabanızı alır ve sokağa park ederseniz, basınçlı su marifetiyle sebze meyve kalıntıları birer çıkartma gibi kaportaya yapışır.

Dilerim kimse karşılaşmaz ama, acil bir durumda, pazar kurulan günler itfaiye ya da ambulansın sokağınıza girmesinin de imkânsız olduğunu göz önünde bulundurmanız gerek.

Bunların dışında pazar alışverişinde dikkat edilmesi gereken noktalar da var. Bu deneyimlerimi paylaşmam da pazara çıkmayı düşünüyorsanız belki size yol gösterebilir.

Pazara Çıkmadan Önce Nelere Dikkat Edilmeli
  • Elinizde önceden yapılmış bir liste olursa iyi olur. Elbette ekstra bir şeyler de alabilirsiniz ama belirlediğiniz gereksinim listesinin ne kadar dışına çıktığınızı bilmek açısından liste işe yarar.
  • Pazarda harcamayı planladığınız miktarda parayı (varsa tabii) kol çantanızın farklı bir gözüne koyun ki zırt pırt cüzdandan para çıkartmak için çantayı açmak zorunda kalmayın. Pazarda her türlü insan vardır ve çantanızı her açışınızda onlar da sizinle birlikte çantanıza ilgi gösterebilirler.
  • Bir pazar arabası edinmeniz iyi olur. Aksi halde torbaları taşırken kolunuz kopar ya da arada yükü boşaltmak için eve uğramak zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca bir şeyler seçerken de elinizdeki torbaları bırakmanız gerekir ki bu zor bir iştir. O kalabalıkta nereye bırakacaksınız? Yere koysan olmaz, adamın tezgahına koysan hiç olmaz.
  • Akşam saatine kaldınız mı pazarcılar bir an önce ellerindeki malları bitirmek için fiyatları düşürürler. Bu iyidir ama kimi sebze meyvenin en iyileri de seçilmiş olduğundan ıskartaya çıkanlarla eve dönme ihtimaliniz de artar. Pazar akşama doğru kalabalıklaşır, çünkü işten çıkanlar da pazara dolar. Bunu da hesaba katmak gerekir.
Pazarda Alışveriş Yaparken Bunlara Dikkat Edin
  • Mümkün mertebe hep aynı tezgahlardan alışveriş etmeye çalışın. Pazarcı sizi tanıdıkça kazıklama ihtimali azalır ama hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmaz. Bu benim sürekli müşterim diye sana iyi davranması mümkündür.
  • Pazarcılarla tartışmamak gerekir. Sağları solları belli olmaz. Size tavsiyem, neden senin tezgahta fiyat etiketi yok? Müşterinin tipine göre mi fiyat söylüyorsun diye sormayın; kıl oluyorlar. Tek başına bu adamı haklarım diye hiç düşünmeyin; pazarcılar birden çoğalır, sonra dağılırlar.
  • Eğer seçtirmiyorsa %90 bir iki tane çürük çarık, yumuşamış, artık ne gelirse, o torbanın içine girecektir. Torbayı iyi takip edin. Sizin elinize geçince de içine mutlaka bir bakın. Gerekirse bir iki tane için "Bunları değiştiriyorum" deyin.
  • Eğer seçtiriyorsa, her zaman alacağınız miktardan biraz fazlasını torbaya koymaya çalışın. Tartarken fazla gelsin, o içinden çıkarsın. Eğer 1 kilo istemiş ama 800 gr seçmişseniz, pazarcı 1 kg'a tamamlarken çıkma tabir edilen sebze meyve devreye girer. Eeee, adam kabzımaldan alırken onlar da geliyor. Elinde mi kalsın, canım?
  • Alacağınız meyvenin rengine göre tente gererler. Limon ya da muz satan sarı, elma satan kırmızı, salata satan yeşil tente gerer. Böylece renkler daha bir parlak ve canlı gözükür; yemeyin.
  • Etikette farklı, tartıda farklı birim fiyat olabilir ya da tartısı hileli olabilir. İçinize kurt düştüyse biraz ileride başka bir tezgahta rica edip tekrar tarttırın. Sonra da adamdan elinizi ayağınızı kesersiniz. O da yetmezse yanından her geçişinizde içinizden küfredersiniz.
  • Zamanınız varsa fiyatları ve kaliteyi karşılaştırmak için mümkün olduğunca gezmelisiniz. Daha önce karşılaşmadığınız meyve ve sebzelerle karşılaşma şansınız da artar böylece.
  • Yağmurlu günlerde sağda solda elinde değnekle duran adamlar var mı diye gözlemleyin. Tentelerin üzerinde biriken suları ara ara aşağıdan dürterek şarrr diye geçenlerin üzerine boşaltıverirler. Ne kadar sinirlenseniz, bağırıp çağırsanız da para etmez. Bir kere ketenpereye gelmişsinizdir artık.
Eve Döndükten Sonra Unutmayın
  • Pazar arabasını boşaltırken içinden her şeyi çıkardığınızdan emin olun. Aksi halde, ertesi hafta pazara çıkarken çürümüş bir elma ya da mandalina ile karşılaşma ihtimaliniz vardır.
  • Çantanızın hep aynı gözünden harcadığınız için ne kadar paranız kaldığını ve pazarda kaç lira harcadığınızı kontrol edin. Böylece bir önceki haftaya nazaran pazarın ucuzlayıp ucuzlamadığı hakkında da bir fikir edinirsiniz.
Son olarak sizlere tavsiyem, mümkünse pazar kurulan bir sokakta oturmayın, oturmayı düşünenleri de uyarın. Nostaljik bir şekilde taze taze sebzemizi, meyvemizi kapımızın önünden alırız diye bizim gibi düşünürseniz gücün karanlık yanını hesaba katmamış olursunuz, ona göre.

Hepinize iyi pazarlar!

Pazar, Ocak 28, 2024

İkinci El Otomobil Satışlarında Veri Analitiği ve Yapay Zekâ Desteği

 


Herkese merhaba… Bugün spesifik bir konuya, Veri Analitiği ve Yapay Zekânın ikinci el otomobil satışlarına etkisine, değineceğim.

Sıfır otomobillerin artan fiyatları 2. el otomobillere olan talebi artırırken, büyük oyuncu olan üretici/distribütör firmalar da bu pazara girmeye başladılar. Her ne kadar online satış rakamları 2020 yılının değerlerini hâlâ yakalayamamış olsa da artış devam ediyor ([i]) ve bir araştırma şirketinin ([ii]) verilerine göre 5 yıl daha istikrarlı bir şekilde artmaya devam edecek.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

Cuma, Aralık 22, 2023

Hızın Ötesinde: Formula 1’de Verinin Anlatılmayan Hikayesi

 

Yıl 1985 – 86 olmalı. Ya lise yıllarının sonları ya da üniversiteye yeni başladığım zamanlar… Ailecek görüştüğümüz sınıf arkadaşım sevgili Ali Argın’ların evinde TRT1’de ilk defa banttan Formula 1 yarışı izliyorum. Daha önce hiç merak edip de izlememişim. Ali konuya hâkim, kavramları ve terimleri biliyor ve beni etkiliyor. Bu bende de merak uyandırıyor ve daha sonra yayın saatlerini kaçırmamaya başlıyorum. En ilgimi çeken nokta ise pit-stoplar. O kadar kısa sürede lastikleri, yağı nasıl değiştiriyorlar? Benzini nasıl dolduruyorlar? Hayretler içinde izliyorum ki o sıralar pitstoplar 9-10 sn sürüyor. Şimdiyse ortalamaları 3 sn’nin altında!

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz. 

Salı, Kasım 14, 2023

O Veriyi Ne İçin Toplayacaksın?



“Bilgi çöp gibidir. Onu toplamadan önce onunla ne yapacağını bilsen iyi olur.” – Mark Twain

Kurumumuzu dönüştürecek (transformasyon) kararlara imza atmak istiyorsak ya elimizdeki verilere dayanmak ya da yeni veriler toplamak zorundayız. Elimizde şirket içi veriler olsa dahi bunları demografik, iklimsel, ekonomik veriler gibi şirket dışı verilerle entegre etmeden ve aralarındaki bağlantıları kurmadan sağlıklı kararlar almak artık güç. Değişkenliğin bu kadar yüksek olduğu bir atmosferde sadece bünyenizde oluşan verilerle yetinemezsiniz. Dışarıdan gelecek verileri de ya toplamaya başlayacaksınız ya da bu işi yapan kurumlardan satın alacaksınız. Peki hangi verileri toplamalı ya da satın almalısınız? İşte bu noktada şu soru gündeme gelecektir: “O veriyi ne için toplayacağım? Gayem ne?”

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

Salı, Kasım 07, 2023

MADDENİN 5. HALİ: ENFORMASYON



Sizlere bir haberim var. Aslında bu geçen yılın haberi ama ya ben yeni gördüm ya da tekrar popüler olup önüme yeni düştü ve iyi ki de düştü. Gözünüzden kaçmış olabilir diye özünü paylaşmak istiyorum zira çok enteresan ve önemli.

Portsmouth Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Dr. Melvin Vopson’un bir çalışması bu. Dr. Vopson, enformasyonun bir kütlesi olduğunu ve her temel parçacığın kendisi hakkında enformasyon depoladığını düşünüyor. Enformasyonu sanki parçacığın DNA’sı gibi düşünebileceğimizi ifade ediyor. Bahsedilen enformasyon fiziksel olarak her bir parçacığın ayırt edilebilir serbestlik derecelerini veya saf kuantum durumlarını temsil ediyor. Bildiğiniz gibi maddenin artık dört hali var (eskiden okullarda bize üç hali var diye öğretilirdi, ortaokul kitaplarında bile artık dört olarak geçiyor): katı, sıvı, gaz ve plazma. İşte Dr. Vopson, enformasyonun maddenin beşinci hali olduğunu savlıyor ve makalesinde bunu kanıtlamak için bir deney öneriyor.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.

Pazartesi, Ekim 30, 2023

VERİYE DAYANMADAN KARAR VERME!


Veriye Dayalı Karar Vermenin (Data-Driven Decision Making [DDDM]) tarihçesi muhtemelen bilgisayarların iş yaşamına girmesiyle başladı. Önce Lotus 1-2-3 ve sonra ondan daha popüler olan MS Excel ile “Şu geçen yıllardaki satış rakamlarını bir inceleyelim de önümüzü görelim” diyen yöneticiler ve iş adamları geçmiş verileri incelediler ve birtakım istatistiki fonksiyonları kullanarak aralarında bağlantılar kurmaya, böylece gelecekte olacakları kestirmeye çalıştılar.

Ne mutlu ki artık elimizde devasa boyuttaki verileri inceleyebilecek ve gözümüzle göremeyeceğimiz ilişkileri ortaya çıkarabilecek araçlar var. Veri analitiği, yapay zekâ ve bulut hizmetleri bize bu imkânı sağlıyor.

Peki, Veriye Dayalı Karar Vermenin aşamaları neler?

Pek çok kaynakta üç aşağı beş yukarı şu sıralamaya yakın bir liste görebilirsiniz.

Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.