Pazartesi, Nisan 04, 2005

Ortaköy


Ortaköy her zaman vakit geçirmekten hoşlandığım bir mekan olmuştur. Tarihi dokusu, deniz kıyısında olması, insanı çeken başlıca unsurlar olsa gerek. Bir Pazar öğleden sonrası hava soğuk moğuk demeden, topladık tası tarağı ve kendimizi Ortaköy’de bulduk.

Hava soğuk da olsa, sıcak da olsa fark etmiyor. Bunaltan trafik yüzünde kulağımızı tersten gösterip, Beşiktaş’tan yukarıya çıkan Barbaros Bulvarı’nı tırmanıyoruz ve Yıldız Parkı’nın üstünden dolaşıp, Büyükdere Caddesi’nden Ortaköy’e vasıl oluyoruz. Büyükdere Caddesi, Ortaköy’de denize dik inen ve üzerinde çarşının da bulunduğu ana cadde. Sahile doğru neredeyse her taraf kokoreççilerle kaplı. Seven ve aç olan için iyi de, eğer karnınız toksa ve üstüne üstlük bir de kokoreci sevmiyorsanız yandığınızın resmidir.

Deniz kıyısındaki meydana vardığınızda sizi çay bahçeleri karşılıyor. Kapalı Çarşı esnafını andırırcasına birbirleriyle yarışarak sizi buyur ediyorlar… “Durun Canım, şöyle bir tur atalım. Hem bugün Entel Pazarı da var. Ailecek şöyle bir göz atmadan çay içmeyeceğiz.”
Çeşit çeşit yiyecek ve hediyelik eşya satan dükkanlar var. Kimi yerlerden canlı müzik sesleri de yükseliyor, ama asıl geceyi bekliyorlar. Bütün dükkanların önleri seyyar satıcılarla kaplı. Kimi kolye, yüzük satıyor; kimi eşarp, şapka, otantik giysiler; kimi de kendi yaptığı yiyecekleri. İşte Ortaköy’ün meşhur Entel Pazarı bu.

Semtin en dikkat çeken yapısı kuşkusuz Ortaköy Cami. Resmi adı Büyük Mecidiye Cami olsa da herkes onu Ortaköy Cami olarak biliyor. Boğaza doğru uzanan küçük bir burun üzerine çapraz bir şekilde oturan yapı, 1853 yılında Sultan Abdülmecit’in emriyle mimar Nigoğos Balyan’a yaptırılmış. İnanılmaz ince bir işçilikle seyredenlerin gözlerini okşuyor. Dabılyu Bush da arka planda bu caminin ve Boğaz Köprüsü’nün göründüğü bir manzarada yaptı NATO ziyareti kapsamındaki konuşmasını.

Ortaköy'ün tarihinden gelen en önemli özelliği farklı kültürlerden Türk, Rum, Ermeni ve Yahudi topluluklarının ve farklı inançların bir arada dostluk içinde yaşaması ve bu özellik günümüze kadar gelmiş. Ortodoks Kilisesi'nin İsa'nın vaftizine remiz olarak haçın suya atılması yortusu son yıllara kadar Ortaköy İskelesi'nde yapılıyordu. Ortaköy'de Yahudi cemaatine ait bilgiler de oldukça eski. Ortaköy'deki en eski sinagog olan Etz ha-Hayim Sinagogu yangın sonucu birkaç kez harap olmuş, yeniden yapılmış. Sahilde Ortaköy Cami’nin hemen yanında. 1936'da nüfusu 16.000 olan Ortaköy'de 700 Yahudi ailesi yaşıyormuş. Semtte bugün artık kullanılmayan ikinci bir sinagog da Yenimahalle Sinagogu. Yine bu semtte yerleşik Rumların ziyaret ettikleri Rum Ortodoks Kilisesi var.

Anlayacağınız Ortaköy dinlerin buluştuğu yer…Çırağan Sarayı’nın binalarının bir kısmı da Ortaköy’de, ama ne yazık ki işletmeciliği yabancıların elinde olan bu saray-otelde düzenlenen bir etkinliğe davetli değilseniz gezip görmeniz ve o havayı solumanız
pek mümkün değil.

Hiç yorum yok: